İYİLİK EN DOĞRU KAYNAKTAN KENDİMİZE OLSUN

İYİLİK EN DOĞRU KAYNAKTAN KENDİMİZE OLSUN

Bakara Suresi (113-163)

113) Yahudiler, "Hristiyanlar hiçbir gerçeğe dayanmıyor" dediler. Hristiyanlar da, "Yahudiler hiçbir gerçeğe dayanmıyor" dediler. Bilmeyenler de onların dediklerine benzer şeyler söylediler. Allah, kıyamet günü aralarındaki ayrılığa düştükleri konularda hükmünü verecektir.

114) Allahın mescidlerinde Onun adının anılmasına engel olan ve onları harap etme çabasında bulunan kimse, zalimlerin en büyüğüdür. Aslında bunlar, oralara ancak korka korka girmelidirler. Böyleleri için dünyada rezillik vardır, âhirette ise büyük bir azap.

115) Doğu da Allahındır, batı da. Nereye dönerseniz, Allahın zâtı oradadır. Şüphesiz Allah, zâtı ve sıfatlarında sınırsızdır, çok bilgilidir.

116) "Allah çocuk edindi" dediler. Hâşâ! O bundan münezzehtir. Bilakis, göklerde ve yerde ne varsa yalnızca Onundur. Hepsi Ona boyun eğmiştir.

117) O, göklerin ve yerin eşi benzeri olmayan yaratıcısıdır; bir şeyin olmasını dilediğinde ona "ol!" der, hemen oluverir.

118) Bilgiden yoksun olanlar, "Allah bizimle konuşmalı veya bize bir mucize gelmeli değil miydi?" dediler. Bunun gibi onlardan öncekiler de benzerini söylemişti. Kalpleri hep birbirine benziyor! Biz, gerçeği kabul edenlere âyetleri açıkladık.

119) Doğrusu (ey peygamber), biz seni hak ile desteklenmiş bir müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik. Yakıcı azaba mahkûm olanlardan sen sorumlu değilsin.

120) Sen onların dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hristiyanlar da senden asla memnun kalmayacaklardır. De ki: "Asıl doğru yol ancak Allahın yoludur." Eğer sana gelen ilimden sonra onların arzularına uyarsan, bil ki artık Allah sana ne dost ne de yardımcı olacaktır.

121) Kendilerine kitap verdiğimiz ve onu hakkını vererek okumakta olanlar var ya, işte kitaba iman edenler onlardır; ama her kim onu inkâr ederse işte asıl kaybedenler onlardır.

122) Ey İsrailoğulları! Geçmişte size verdiğim nimetimi ve sizi bütün âleme üstün kıldığımı hatırlayın.

123) Öyle bir günden korkun ki, o gün kimse başkası için bir şey ödeyemez; hiç kimseden fidye kabul edilmez, kimseye şefaat fayda vermez, onlara asla yardım yapılmaz.

124) Vaktiyle Rabbi İbrahimi bazı sözlerle sınayıp da İbrahim onları eksiksiz yerine getirince, "Ben seni insanlara örnek yapacağım" buyurmuştu. İbrahim, "soyumdan da" deyince Rabbi, "Vaadim zalimleri kapsamaz" buyurdu.

125) O zaman biz Beyti insanlar için gidip gelip ziyaret edecekleri bir makam ve bir güvenlik yeri yaptık. Siz de İbrahimin makamından kendinize namaz kılacak bir yer edinin. İbrahim ve İsmaile de, “Tavaf edecekler için, ibadete kapanacaklar, rükû ve secde edecekler için evimi temiz tutun” diye talimat verdik.

126) İbrahim, "Rabbim! Burayı güvenli bir şehir yap, halkından Allaha ve âhiret gününe inananları da çeşitli ürünlerle rızıklandır" diye dua etmişti. Allah buyurdu ki: "İnkâr edene de az bir süre dünya nimetleri veririm, ama sonunda onu cehennemin azabına sürerim. O ne kötü bir sondur!"

127) İbrahim, İsmail ile birlikte Beytin temellerini yükseltiyordu: "Ey Rabbimiz! Bizden bunu kabul buyur; şüphesiz sen işitensin, bilensin."

128) Ey Rabbimiz! Bizi sana teslim olanlardan eyle, soyumuzdan da sana teslim olacak bir ümmet çıkar. Bize ibadet usullerimizi göster, tövbemizi kabul et. Şüphesiz tövbeleri kabul eden, merhameti bol olan yalnız sensin.

129) Soyumuz içinden, onlara senin âyetlerini okuyacak, kitabı ve hikmeti öğretecek, onları temizleyecek bir elçi çıkar Rabbimiz! Çünkü yalnız sensin kudret ve hikmet sahibi.

130) Kendine cahilce kötülük edenden başka kim İbrahimin inanç sistemini reddeder? Oysa biz, gerçekten onu dünyada seçkin kıldık; şüphesiz ki o, âhirette de iyiler arasında yer alacaktır.

131) Çünkü Rabbi ona, "Bana teslim ol" buyurmuş; o da, "Âlemlerin Rabbine teslim oldum" demişti.

132) İbrahim de bu dini oğullarına vasiyet etti, Yakub da. "Oğullarım! Allah sizin için bu dini seçti; öyleyse yalnız Ona teslim olmuş müminler olarak can verin!" dediler.

133) Yoksa Yakub son nefesini verirken siz orada mıydınız? O sırada Yakub oğullarına, "Benden sonra kime kulluk edeceksiniz?" demişti; onlar da, "Senin, ataların İbrahim, İsmail ve İshakın ilahı olan tek Tanrıya kulluk edeceğiz; biz sadece Ona teslim olduk" demişlerdi.

134) Onlar bir ümmetti gelip geçti. Onların kazandıkları kendilerinin, sizin kazandıklarınız sizindir. Siz onların yaptıklarından sorguya çekilmeyeceksiniz.

135) Onlar, "Yahudi veya Hristiyan olun ki doğru yola eresiniz" dediler. De ki: "Hayır, biz sadece Allahın dinine uyuyoruz."


136)
De ki: "Biz Allaha ve bize indirilenlere, İbrahime, İsmaile, İshaka, Yakuba ve torunlarına indirilene, Musaya, İsaya ve peygamberlere Rabbimiz tarafından verilenlere iman ettik. Biz onların arasında ayrım yapmayız ve biz yalnızca Ona teslim olduk."

137) Eğer onlar da senin gibi iman ederlerse doğru yolda olurlar; ama eğer yüz çevirirlerse, onlar gerçekten ayrılık içindedirler. Allah, sana karşı yeterli bir yardımcıdır; O, işitendir, bilendir.

138) Allahın bize ve size kabul buyurduğu din, müslümanlıktır. Bizim Rabbimiz, sizin Rabbimiz de odur; bizim için amellerimiz, sizin için amelleriniz vardır. Aramızda bir hesaplaşma olur; nihayetinde Allah, bizimle sizin aranızdaki ayrılığı çözecektir.

139) Sen onlara, "Allahın sizinle konuşmasına mı ihtiyacınız var, yoksa Allahın bir delil göstermesine mi?" diye sor. Oysa, Allahın delilleri ve işaretleri size yeter. Eğer sizler de Allahın size indirdiklerine, müslümanlığa iman ediyorsanız, öyleyse onlara her ne denilmişse ona karşılık verin. Eğer bununla birlikte, inkâr ederlerse bilin ki Allah, sapıtıcıları doğru yola iletmez.

140) "İbrahim, İsmail, İshak, Yakub ve torunları Yahudi mi, yoksa Hristiyan mıydı?" diye sorarlar. De ki: "Siz mi daha iyi bilirsiniz yoksa Allah mı? Kim daha zalimdir ki, Allahın kendisine verdiği delillerden sonra bile insanları Allahın yolundan alıkoyar ve Allahın kendisine hidayet verdiği bir topluluğa düşmanlık eder? Allah, zalim bir toplumu doğru yola iletmez."

141) Onlar bir ümmetti gelip geçti. Kazanımlar kendilerine aittir. Sizin kazançlarınız da size aittir. Onların yaptıklarından sorguya çekilmeyeceksiniz.

142) İnsanlar, "Kıbleleri hakkında ne düşünüyorsunuz?" diye soracaklar. De ki: "Doğru yolu gösteren, yalnızca Allahtır. Kıblenin değişmesi, sadece bir imtihan ve bir denemedir. Allah, size karşı neyi gösterirse onu yapar. Şüphesiz Allah, her şeyi bilir, her şeyden haberdardır."

143) İşte böyle, biz sizi, orta bir ümmet yaptık ki, kıyamet günü peygamber size şahit olsun ve siz de insanlara şahit olasınız. Biz, kıblenizi sadece peygamberi tanımanız ve kabul etmeniz için bir imtihan olarak değiştirdik. Gerçekten size gelen ilimden sonra, eğer hâlâ size bir işaret gelir de siz ona inanmazsanız, bilin ki Allah, gerçekten Onun yolunu doğru gösterendir.

144) Şüphesiz Biz, seni açık bir gökyüzüne yönelmiş olarak görüyoruz. Elbette sana döneceksin. Şimdi, yüzünü Mescid-i Harama dön. Nerede olursanız olun, yüzünüzü ona çevirin. Bilginiz olmayan bir şeyden dolayı sizi ayıplamayacağız; ama bu, bilginiz olan şeyler içindir. Size, yalnızca kendinizden gelen kötülükleri temizlememiz ve size şeriatınızı kolaylaştırmamız için o şekilde yönelttik. Yüzünüzü Mescid-i Harama çevirin. Şüphesiz, bu, Rabbinizin bir lütfudur. Allah, sizin işlerinizi bilmektedir.

145) Sen, eğer sana indirilene dair bir bilgi varsa, onu onlara gösterirsen, belki de sana bir işaret gelir. De ki: "Allahın doğru olanı gösterdiği bir işaret vardır ve Allahın istediği bir şeriat vardır." Eğer inkâr ederlerse, bil ki Allah, gerçekten her şeyin sahibidir.

146) Onlar, "Eğer doğru yola ulaşan sizsinizse, Allahın dinini doğru olarak kabul edenler sizsiniz" dediler. De ki: "Eğer doğru yolda olan sizseniz, Allahın dinini kabul eden sizsiniz."

147) Ey insanlar! Bu, Allahın gönderdiği bir Kitaptır. İçinde her şeyin açıklamaları vardır. Yalnızca bir Kuran değil, bir hikmet ve ilahi bir öğüttür. O, sizden bir kısmını, diğerlerinden üstün kılmak için gönderilmiştir. O, Rabbinizin bir lütfudur. Şüphesiz Allah, sizin işlerinizi bilmektedir.

148) Namazı kılın, zekâtı verin. Her nerede bulunursanız bulunun, sadece Ona kulluk edin. Namaz ve zekâtı yerine getirin. Kim Onun karşısında eğilmezse, şüphesiz o kişi kendine kötülük yapmıştır. Herkes, ne yaptıysa kendisine yansıyacaktır.

149) Ey iman edenler! Allahın size verdiği nimetlerin karşılığında Ona hamd edin ve Onun rahmetine şükredin. Onun size verdiği bu nimetler, Onun size verdiği şeylerdir.

150) Biz, sizin için sadece Ona teslim olanlardan olmanızı, Allaha teslimiyet ve sadece Ona itaat etmenizi istiyoruz. Kim Ona teslim olursa, gerçekten Onun mutlu kullarından olur. Allah, her şeyin sahibidir.

151) Kim, Allahın verdiği nimetlere karşı şükretmezse, o kişi, kendine kötülük yapmıştır. Şüphesiz Allah, her şeyin sahibidir.

152) Ey iman edenler! Sizin için bu, sadece Allahın size verdiği bir lütuf ve rahmettir. O, her şeyin sahibidir.

153) Rabbiniz, rahmetli ve merhametlidir. Allahın verdiği nimetler ve size rahmeti, Onun lütfudur. O, her şeyin sahibidir.

154) Sizden her kim, Allahın verdiği nimetlere karşı nankörlük ederse, bilmelidir ki Allah, kendine karşı nankörlük edenlerin en iyisidir.

155) Her türlü nimet, Allahtan gelir ve Onun verdiği lütuflar üzerinedir. Onun verdiği nimetler, Onun size olan rahmetidir. O, her şeyin sahibidir.

156) Eğer Allaha karşı sorumluysan, her şeyin sahibi olan Odur. Her şey, Onun kudretindedir.

157) Allahın verdiği nimetlere karşı nankörlük edenler, sadece kendine kötülük yaparlar. Onun rahmeti, her şeyin üzerindedir. O, her şeyin sahibidir.

158) Ey iman edenler! Allahın verdiği nimetlere karşı nankörlük etmemeye dikkat edin. Eğer Onun verdiği nimetlere şükrederseniz, Onun lütfu, her şeyin üzerindedir.

159) Eğer Allahın verdiği nimetlere karşı şükretmezseniz, Onun lütfu, her şeyin üzerindedir. O, her şeyin sahibidir.

160) Ey iman edenler! Size Onun rahmeti, her şeyin üzerindedir. Eğer Onun lütfuna karşı nankörlük ederseniz, bilmelisiniz ki Allah, her şeyin sahibidir.

161) Eğer Onun rahmeti ve lütfu, her şeyin üzerindedir. Eğer Onun nimetlerine karşı nankörlük ederseniz, Allah, her şeyin sahibidir.

162) Ey iman edenler! Allaha karşı şükredin ve Onun size verdiği nimetlere karşı nankörlük etmeyin. O, her şeyin sahibidir.

163) Allah, size her şeyin üzerindedir. Eğer Onun lütfuna karşı şükretmezseniz, bilmelisiniz ki O, her şeyin sahibidir.

 

Sadakallahul: Allah, en doğrusunu söyledi




Yorum Yap: